Engüzel cuma mesajları sayfası için tıklayın! Bütün bu olaylar, nice hayırları ve; hikmetleri toplamaktadır. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hicretleri zamanında Medine’ye yakın bulunan ‘Salim İbni Avf’ yurdunda ‘Ranuna’ denilen vadi içerisinde ‘Beni Salim Mescidinde’ ilk cuma hutbesini okumuş ve Peygamberimizin(sav) insanları da bu güzel tavra davet etmesi şu şekilde emredilmiştir: De ki: "Allah, diye çağırın, 'Rahman' diye çağırın, ne ile çağırırsanız; sonunda en güzel isimler O'nundur." Hayatlarındasevindirici olaylar olduğu gibi üzücü olaylar da olmuştur. Ancak onlar; sevinçlerinde ve üzüntülerinde aşırılığa kaçma-mış, her zaman itidal üzere olmuşlardır. er konuda bizlere örnek olan Sevgili H Peygamberimiz, Allah’a (c.c) güvenme ve sabır . konusunda da bizlere en güzel yol göstericidir. Buayetin içkinin helâl veya haram olması ile ilgisi yoktur. Ayet, insanların bu meyvelerden içki yaptıklarını ifade ediyor. Ayrıca içkinin bu meyvelerden elde edildiği belirtilmekle beraber, ona rızık denmemiş, güzel rızka karşılık zikredildiği için güzel bir şey olmadığına işaret edilmiştir. Peygamberimiz (sav)'i görmemiş olsak bile, Kuran ayetlerinden ve hadis-i şeriflerden, güzel tavırlarını, konuşmalarını, gösterdiği güzel ahlakı tanıyabilir, ona benzemek, ahirette onunla yakın bir dost olabilmek için elimizden gelen çabayı en fazlasıyla gösterebiliriz. MmeWUV5. Hz. Muhammed’in güzel ahlakı ile ilgili örnekler verir misiniz?PEYGAMBERİMİZİN GÜZEL AHLAKIPeygamber Efendimiz, Allah’ın “… ancak o, Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur.” Ahzab Suresi, 40 ayetiyle bildirdiği gibi insanlar için son peygamber olarak gönderilen, Allah’ın en son hak kitabını vahyettiği, güzel ahlakı, takvası, Allah’a olan yakınlığı ile insanlara örnek kıldığı, Allah’ın dostu, Rabbimizin katında üstünlüğü olan, müminlerin de dostu, en yakını ve “Gerçek şu ki, Biz senin üzerine oldukça ağır’ bir söz vahy bırakacağız” Müzzemmil Suresi, 5 ayetiyle de bildirdiği gibi son peygamber olan Hz. Muhammed sav’e önemli bir sorumluluk vermiştir. Peygamberimiz sav ise, Allah’a olan güçlü imanı ile, Allah’ın kendisine verdiği sorumluluğu en güzeliyle yerine getirmiş, insanları Allah’ın yoluna, hidayete davet etmiş ve tüm inananların yol göstericisi ve aydınlatıcısı olmuştur. Peygamberimiz sav’i görmemiş olsak bile, Kuran ayetlerinden ve hadis-i şeriflerden, güzel tavırlarını, konuşmalarını, gösterdiği güzel ahlakı tanıyabilir, ona benzemek, ahirette onunla yakın bir dost olabilmek için elimizden gelen çabayı en fazlasıyla gösterebiliriz. Günümüzde insanlar, özellikle de gençler birçok insanı kendilerine örnek almakta, onların tavır ve konuşmalarına, üsluplarına, giyim tarzlarına özenmekte, onlar gibi olmaya çalışmaktadırlar. Ancak bu insanların büyük bir çoğunluğu doğru yolda olmadığı gibi, tavır ve ahlak güzelliğine de sahip değildirler. Bu nedenle insanları doğru olana, en güzel ahlak ve tavıra özendirmek önemli bir sorumluluktur. Bir Müslümanın, tavrına ve ahlakına özenmesi, benzemek için çaba göstermesi gereken kişi, Hz. Muhammed sav’dir. Allah bu gerçeği bir ayetinde şöyle bildirmektedir “Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır.” Ahzab Suresi, 21 Peygamberimiz sav’in “Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız Allah’ın Kitabı ve Resulü’nün sünneti” Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 328 hadis-i şeriflerinde de bildirdiği gibi, Müslümanların en önemli iki yol göstericisi Kuran ve Peygamber Efendimizin sünnetidir. Peygamber Efendimiz hem güzel ahlakı ile insanlara örnek olmuş, hem de insanları güzel ahlaklı olmaya çağırmıştır. “Müminin mizanında en ağır basacak şey güzel ahlaktır. Muhakkak ki, Allah Teala işi ve sözü çirkin olan ve hayasızca konuşan kimseye buğz eder” Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 15/9 buyuran Peygamberimiz sav, bir sözünde de “Ruhumu kudret altında tutan Allah’a yemin ederim ki cennete sadece güzel ahlak sahipleri girer” Huccetü’l İslam İmam Gazali, İhya’u Ulum’id-din, 2. cilt, Çeviri Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, demiştir. Peygamberimiz sav’in izinden giden Müslümanların da, hem tüm insanlığa güzel ahlakları ve iyi huyları ile örnek olmaları, hem de sözlü ve yazılı olarak onları güzel ahlaka davet etmeleri gerekir. Kuran’da Peygamber Efendimiz’in Güzel Ahlakı Peygamberimiz sav’in çok güzel bir ahlaka sahip olduğunu Allah Kuran’da bildirmiş ve şöyle buyurmuştur “Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun. Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin. Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır. Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin. Artık yakında göreceksin ve onlar da görecekler. Sizden, hanginizin fitneye tutulup-çıldırdığını’. Elbette senin Rabbin, kimin Kendi yolundan şaşırıp-saptığını daha iyi bilendir; ve kimin hidayete erdiğini de daha iyi bilendir.” Kalem Suresi, 1-7 Allah bu ayette ayrıca Peygamberimiz sav için kesintisi olmayan bir ecir olduğunu bildirmiştir. Bu, Hz. Muhammed sav’in daima güzel ahlak gösterdiğini, takvadan hiçbir zaman ayrılmadığını gösteren bir bilgidir. Peygamberimiz sav’in de “İmanın kemali, güzel ahlakladır” sözleriyle belirttiği gibi, imanın en önemli alametlerinden biri güzel ahlaktır. Bu nedenle güzel ahlakın en güzel örneklerini öğrenmek ve uygulamak önemli bir ibadettir. Peygamberimiz sav Sadece Kendisine Vahyolunana Uymuştur Peygamberimiz sav’in Kuran’da da çok kereler zikredilen en önemli özelliklerinden biri, sadece Allah’ın indirdiğine uyması, insanların rızasını gözetmeden, insanlardan çekinmeden sadece Allah’ın bildirdiklerini yapmasıdır. Hatta, çağdaşı olan müşrikler ve diğer dinlerin mensupları Peygamberimiz sav’den kendi çıkarlarına uygun hükümler getirmesini istemişlerdir. Bu kişiler sayıca ve kuvvetçe daha üstün konumda olmalarına rağmen, Peygamberimiz sav Kuran’ı ve Allah’ın hükümlerini daima büyük bir titizlik ve kararlılıkla korumuştur. Bir ayette Allah, Peygamberimiz sav’in bu insanların ısrarlarına nasıl karşılık verdiğini bizlere şöyle haber vermektedir “Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki Bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir.’ De ki Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım.’ De ki Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?’” Yunus Suresi, 15-16 Peygamberimiz sav de Allah’ın kendisine indirdiğinden başkasına uymayacağını büyük bir kararlılıkla kavmine tekrarlamıştır. Peygamberimiz sav’in bu üstün ahlakını haber veren bir ayet şöyledir “De ki Size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam.’ De ki Kör olanla, gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?’” Enam Suresi, 50 Allah, Peygamberimiz sav’in, Allah yolunda kararlı ve sebatlı olması ile hak dini, en güzel ve en doğru şekliyle insanlara bildirmiştir. İnsanların büyük bir bölümü ile kıyas yapmak Peygamberimiz sav’in bu üstünlüğünün daha da iyi anlaşılmasına vesile olacaktır. Günümüzde de geçmişte de insanların büyük bir bölümü zaaflara, hırslara, tutku dolu isteklere sahiptirler. Büyük bir çoğunluğu ise dini kabul etmelerine rağmen bu zayıflıklarına yenilirler. Zaaf ve tutkularını terk etmek yerine dinin hükümlerinden tavizler verirler. Örneğin dostlarının, eşlerinin, akrabalarının ne diyeceğinden çekinerek dinin bazı hükümlerini yerine getirmezler. Veya dine uymayan bazı alışkanlıklarını terk edemezler. Bu nedenle, dini kendi çıkarlarına göre yorumlar, kendilerine uyan hükümlerini kabul eder, diğerlerini görmezden gelirler. Peygamberimiz sav’in Tüm Alemlere Örnek Olan Tevekkülü Allah’ın Kuran’da Peygamberimiz sav’le ilgili olarak anlattığı olaylarda onun tevekkülü ve Allah’a teslimiyeti açıkça görülmektedir. Örneğin Peygamberimiz sav’in, Mekke’den çıktıktan sonra arkadaşı ile birlikte gizlendiği bir mağaradaki sözleri tevekkülünün en güzel örneklerinden biridir. Allah ayette şöyle bildirmektedir “Siz O’na peygambere yardım etmezseniz, Allah O’na yardım etmiştir. Hani kafirler ikiden biri olarak O’nu Mekke’den çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu “Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir.” Böylece Allah O’na huzur ve güvenlik duygusunu’ indirmişti, O’nu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkara edenlerin de kelimesini inkar çağrılarını alçaltmıştı. Oysa Allah’ın kelimesi, yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” Tevbe Suresi, 40 Peygamberimiz sav hangi koşullarda olursa olsun, daima Allah’a teslim olmuş, O’nun yarattığı herşeyde bir hayır ve güzellik olduğunu bilmiştir. Allah’ın Kuran’da Peygamberimiz sav’e, kavmine söylemesini bildirdiği şu sözler de bu tevekkülün bir göstergesidir “Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır, bir musibet isabet edince ise “Biz önceden tedbirimizi almıştık” derler ve sevinç içinde dönüp giderler. De ki “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.” Tevbe Suresi, 50-51 Peygamberimiz sav’e uyan her müminin de, musibet gibi görünen olayları onun gibi tevekküllü karşılaması, herşeyde bir hayır ve güzellik olduğuna iman etmesi gerekir. Şunu da unutmamak gerekir ki, Allah’ın en takva kullarından biri olan Peygamberimiz Hz. Muhammed sav, çok büyük zorluklarla ve şedid olaylarla denenmiştir. Herşeyden önce tebliğ yaptığı kavimde her türlü zorluğu çıkarmaya hazır olan insanlar bulunmaktadır İki yüzlü davranarak Peygamberimiz sav’e tuzak kurmaya çalışanlar, atalarının dinini değiştirmeyi kabul etmeyen müşrikler, peygamberden nefislerine uygun ayet getirmesini isteyenler, Peygamberimiz sav’i öldürmek, sürmek veya tutuklamak isteyenler ve daha birçokları sürekli olarak Peygamberimiz sav’e zorluk çıkarmaya çalışmışlardır. Peygamberimiz sav inkarcıların bu tavırlarına daima sabretmiş, büyük bir kararlılıkla Allah’ın dinini tebliğ etmiş ve Müslümanları tehlikelerden koruyarak onları Kuran ile eğitmiştir. Onun bu azminin, başarısının ve cesaretinin temelinde Allah’a olan güçlü imanı, tevekkülü ve teslimiyeti yatmaktadır. Peygamberimiz sav, mağarada olduğu gibi her durumda Allah’ın kendisi ile birlikte olduğunu bilmiş, her olayı Allah’ın yarattığına ve Rabbimiz’in herşeyi en güzel ve en hayırlı şekli ile sonuçlandıracağına iman etmiştir. İslam dininin en temel özelliklerinden biri, insanın tüm yaşamını Allah korkusu üzerine bina etmesi ve tüm ibadetlerini de yalnızca Allah’ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak için yapmasıdır. Allah bir ayetinde müminlere “De ki Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah’ındır’” şeklinde buyurmaktadır. Enam Suresi, 162 Allah, Kuran’da, “Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah’a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için halis kılanlar başka; işte onlar mü’minlerle beraberdirler. Allah mü’minlere büyük bir ecir verecektir” Nisa Suresi, 146 ayetiyle de müminlere, dini sadece Allah için, başka hiçbir amaç katmaksızın yaşamalarını emretmiştir. Bir kimsenin Allah’a sımsıkı sarılması, Allah’tan başka bir ilah olmadığını bilerek, hayatını yalnızca O’nu razı etmeye adaması ve her ne olursa olsun Allah’a olan sadakatinden vazgeçmemesi o kişinin ihlas sahibi olduğunu gösterir. İhlas sahibi bir mümin, yaptığı işler ve ibadetlerle Allah’ın dışında bir başkasının sevgisini, hoşnutluğunu, takdirini, ilgi ve beğenisini elde etmeye çalışmaz. İhlas sahibi müminlere en güzel örnek Hz. Muhammed sav ve diğer peygamberlerdir. Peygamber Efendimiz, sadece Allah’ın hoşnutluğunu aramış, hiçbir çıkar veya dünyevi bir kazanç düşünmeden, hayatı boyunca Allah’ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak için çaba göstermiştir. Peygamberimiz sav bu güzel ahlakını birçok kereler kavmine de tekrarlamıştır. Allah Kuran’da Peygamber Efendimizin bu sözlerini şöyle aktarmaktadır “Ey Peygamber De ki Ben, buna karşı sizden bir ücret istemiyorum ve kendiliğinden bir yükümlülük getirenlerden de değilim.’” Sad Suresi, 86 “De ki Ben sizden bir ücret istemişsem, artık o sizin olsun. Benim ecrim ücretim, yalnızca Allah’a aittir. O, herşeye şahid olandır.’” Sebe Suresi, 47 Peygamberimiz sav’in Zorluklar Karşısındaki Güzel Sabrı Hz. Muhammed sav, peygamberliği boyunca, türlü zorluklarla karşılaşmıştır. Kavminden inkar edenler ve müşrikler ona karşı son derece incitici sözler söylemişler, hatta büyücü veya delidir demişler, bazıları da Peygamberimiz sav’i öldürmek dahi istemiş ve bunun için planlar kurmuştur. Buna rağmen, Peygamberimiz sav her kültürden ve karakterden insanı eğitmeye, onlara Kuran’ı, dolayısıyla güzel ahlakı, güzel tavrı öğretmeye çalışmıştır. Allah’ın Kuran ayetlerinde bildirdiği gibi, bazı kişiler en temel görgü kurallarından dahi habersiz olduğu için Peygamberimiz sav gibi ince düşünceli, üstün ahlaklı bir insana sıkıntı verebileceklerini düşünmemişlerdir. Peygamberimiz sav ise tüm bunlara karşı büyük bir sabır göstermiş, her durumda Allah’a yönelerek Allah’ın yardımını istemiş ve müminlere de sabrı ve tevekkülü tavsiye etmiştir. Allah, Kuran’da Peygamber Efendimize birçok ayeti ile, inkar edenlerin söylediklerine karşı sabırlı olmasını şöyle tavsiye etmektedir “Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.” Kaf Suresi, 39 “Onların sözleri seni üzmesin. Şüphesiz izzet ve gücün’ tümü Allah’ındır. O, işitendir, bilendir.” Yunus Suresi, 65 “Andolsun, onların söylemekte olduklarına karşı senin göğsünün daraldığını biliyoruz.” Hicr Suresi, 97 “Şimdi onların Ona bir hazine indirilmeli veya onunla birlikte bir melek gelmeli değil miydi?’ demeleri dolayısıyla göğsün daralıp sana vahyolunanlardan bir kısmını terk mi edeceksin? Sen yalnızca bir uyarıcısın. Allah herşeye vekildir.” Hud Suresi, 12 Peygamberimiz sav’in nelere sabır göstererek üstün bir ahlak sergilediğini düşünen müminlerin karşılaştıkları olaylarda kendilerine onu örnek almaları gerekir. Nefislerine ters düşen en küçük bir olayda ümitsizliğe kapılanlar, en küçük bir itirazda tahammülsüzlük gösterenler, Allah’ın dinini anlatmaktan vazgeçenler ya da yaptıkları ticarette başarısız olunca mutsuz olanlar, bu tavırlarının Allah’ın Kitabı’na ve Peygamberimiz sav’in sünnetine uygun olmadığını bilmelidirler. İman edenler, her olayda sabır gösterip, Allah’ı vekil tutup O’na hamd ederek, Peygamberimiz sav gibi üstün bir ahlak göstermeli ve Rabbimiz’in rızasını, rahmetini ve cennetini ummalıdırlar. Peygamberimiz sav Yanındakilere Daima Hoşgörülü Davranmıştır Peygamberimiz sav’in yanında her karakterden, her düşünceden insan vardı. Ancak Peygamberimiz sav hayatı boyunca her biri ile tek tek ilgilenmiş, her birinin eksiklerini ve hatalarını düzeltmek için onları uyarmış, temizliklerinden imanlarına kadar onları her türlü konuda eğitmeye çalışmıştır. Onun bu şefkatli, hoşgörülü, anlayışlı ve sabırlı tavrı, birçok insanın kalbinin dine ısınmasına ve Peygamberimiz sav’e büyük bir içtenlik ve sevgi ile bağlanmalarına vesile olmuştur. Allah, Peygamber Efendimizin çevresindekilere gösterdiği bu güzel tavrını Kuran’da şöyle bildirmektedir “Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile…” Al-i İmran Suresi, 159 Allah bir başka ayetinde ise Peygamberimiz sav’e çevresindekilere karşı nasıl davranması gerektiğini şöyle bildirmiştir “Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kur’an ile öğüt ver.” Kaf Suresi, 45 Peygamberimiz sav, çevresindekilere dini zor kullanarak veya şart koşarak kabul ettirmeye çalışmamış her türlü durumda güzellikle anlatmıştır. Peygamberimiz sav güçlü vicdanı ile ümmetini her yönüyle sahiplenmiş, onlara her konuda bir velinimet olmuştur. Bu özelliklerinden dolayı Peygamberimiz sav Kuran’ın birçok ayetinde “sahibiniz” arkadaş, sıkı dost, sahip olarak zikredilir. Sebe Suresi, 46/Necm Suresi, 2/ Tekvir Suresi, 22 Peygamberimiz sav’in Tüm İnsanlığa Örnek Adaleti Allah Kuran’da müminlere “Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. Onlar ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva tutkularınıza uymayın” Nisa Suresi, 135 şeklinde buyurmaktadır. Peygamberimiz Hz. Muhammed sav, hem Müslümanlar arasında verdiği hükümler, hem diğer din, dil, ırk ve kavimlerden olan kişilere karşı adil ve hoşgörülü tutumu, hem de Allah’ın ayetinde bildirdiği gibi zengin, fakir ayırmaksızın herkese eşit davranmasıyla tüm insanlar için çok büyük bir örnektir. Allah bir ayetinde Resulüne şöyle buyurmaktadır “Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiçbir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever.” Maide Suresi, 42 Peygamberimiz sav böylesine zorlu bir kavmin içinde dahi, Allah’ın emrine uymuş ve hiçbir zaman adaletten taviz vermemiştir. Daima “Rabbim adaletle davranmayı emretti…” Araf Suresi, 29 diyerek her devirde tüm insanlara örnek olmuştur. Hz. Muhammed sav’in peygamberliği süresince adil tutumuna örnek teşkil eden birçok olay yaşanmıştır. Peygamberimiz sav’in yaşadığı coğrafyada çok çeşitli din, dil, ırk ve kabileden insan birarada yaşıyordu. Bu toplulukların birarada huzur ve güven içinde yaşamaları, aralarına nifak sokmaya çalışanların etkisiz bırakılmaları çok zordu. En küçük bir sözden veya tavırdan hemen bir grup diğerine karşı öfkelenip saldırabiliyordu. Ancak Peygamberimiz sav’in adaleti, Müslümanlar için olduğu kadar bu topluluklar için de bir huzur ve güvence kaynağı olmuştur. Asr-ı Saadet döneminde Arabistan Yarımadasında Hıristiyan, Musevi, putperest, ayırt etmeksizin herkese adil davranılmıştır. Peygamberimiz sav Allah’ın “Dinde zorlama ve baskı yoktur…” Bakara Suresi, 256 ayetine uyarak, herkese hak dini anlatmış ancak seçimlerini yapmak konusunda serbest bırakmıştır. Allah, Peygamberimiz sav’e bir başka ayetinde de, farklı dinlerden insanlara karşı nasıl bir adalet ve uzlaşma içinde olması gerektiğini şöyle bildirmiştir “Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi doğru bir istikamet tuttur. Onların heva istek ve tutkularına uyma. Ve de ki Allah’ın indirdiği her kitaba inandım. Aranızda adaletli davranmakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle aranızda deliller getirerek tartışma ya, huccete gerek’ yoktur. Allah bizi biraraya getirip-toplayacaktır. Dönüş O’nadır.’” Şura Suresi, 15 Peygamberimiz sav’in Kuran ahlakına uyarak gösterdiği bu güzel tavrı, bugün farklı dinlerden insanların birbirlerine karşı tutumları konusunda örnek olmalıdır. Peygamberimiz sav Müslümanların Üzerlerindeki Zorlukları kaldırmıştır Peygamberimiz sav müminlerin üzerlerinden ağır yüklerini almış, onların akıl erdiremeyecekleri veya zorlukla yapacakları işlerde onlara yol göstermiştir. Bunun yanında, insanların bir kısmı kendi kendilerine zulmetmeye, kendilerine zorluk çıkarmaya, kendi akıllarından kurallar çıkarıp, bu kurallara uyduklarında kurtuluş bulacaklarına inanmaya çok yatkındır. Tarih boyunca dinlerin tahrif edilmesinin altında yatan nedenlerden biri de insanların bu özelliğidir. Birçok topluluk, dinde olmayan kurallar uydurmuş, bunlara uyulduğunda da takva olacaklarına kendilerini ve insanları inandırmışlardır. Peygamberimiz sav’in en önemli vasıflarından biri ise, insanlar üzerindeki bu kendi elleriyle oluşturdukları zorlukları kaldırmaktır. Allah bir ayetinde Peygamberimiz sav’in bu özelliğini şöyle bildirir “Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de geleceği yazılı bulacakları ümmi haber getirici Nebi olan elçiye Resul uyarlar; o, onlara marufu iyiliği emrediyor, münkeri kötülüğü yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.” Araf Suresi, 157 Allah’ın ayette bildirdiği “ağır yük” ve “zincirler” insanların üzerlerindeki zorluklardır. Peygamberimiz sav ise hem hayatı ile onlara örnek olup, hem de Allah’ın ayette bildirdiği gibi onları iyiliğe davet edip, kötülüklerden sakındırarak, insanların üzerlerinden zorlukları kaldırmıştır. Peygamber Efendimiz müminlere çok düşkün ve şefkatliydi Peygamber Efendimiz çok içli, şefkatli, anlayışlı, sevgi dolu bir insandı. Dostlarının, yakınlarının, kendisine tabi olan tüm müminlerin maddi ve manevi her türlü sorunu ile ilgilenir, sağlıkları, güvenlikleri, neşeleri için tüm tedbirleri alır, onlara koruyucu kanatlarını gerer, imanlarını ve takvalarını sürekli takviye ederek ahiret hayatlarını düşünürdü. Allah Peygamberimiz sav’in bu tüm insanlığa örnek olan güzel özelliklerini ayetlerinde şöyle bildirmektedir “Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O’nun gücüne giden, size pek düşkün, müminlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir.” Tevbe Suresi, 128 “Ve müminlerden, sana tabi olanlara koruyucu kanatlarını ger.” Şuara Suresi, 215 Peygamberimiz sav’in eğittiği müminler de onun güzel özelliklerini kendilerine örnek aldıkları için, Kuran’da da zikredilerek tüm insanlığa duyurulan fedakarlıklarda, şefkatli ve merhametli tavırlarda bulunmuşlardır. Allah bir ayette müminlerin birbirleri için yaptıkları fedakarlıkları şöyle anlatır “Kendilerinden önce o yurdu Medine’yi hazırlayıp imanı gönüllerine yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç arzusu duymazlar. Kendilerinde bir açıklık ihtiyaç olsa bile kardeşlerini öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından’ korunmuşsa, işte onlar, felah kurtuluş bulanlardır. “ Haşr Suresi, 9 Peygamberimiz sav’in Müminler İçin Bağışlanma Dilemesi ve Dua Etmesi< Allah, Peygamberimiz sav’in müminlere olan sevgisinin ve düşkünlüğünün bir sonucu olarak, onların hataları için Kendisi’nden bağışlanma dilediğini Kuran’da şöyle bildirir “Ey Peygamber, mümin kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp-uydurmamak gayri meşru olan bir çocuğu kocalarına dayandırmamak, ma’ruf iyi, güzel ve yararlı bir iş konusunda isyan etmemek üzere, sana biat etmek amacıyla geldikleri zaman, onların biatlarını kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret iste. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” Mümtehine Suresi, 12 “Şu halde bil; gerçekten, Allah’tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için mağfiret dile. Allah, sizin dönüp-dolaşacağınız yeri bilir, konaklama yerinizi de.” Muhammed Suresi, 19 Allah Tevbe Suresi’nde ise, Peygamberimiz sav’e müminler için dua etmesini şöyle bildirmektedir “… Onlara dua et. Doğrusu, senin duan, onlar için bir sükûnet ve huzurdur.’ Allah işitendir, bilendir. “ Tevbe Suresi, 103 Allah’ın ayette bildirdiği gibi Peygamberimiz sav’in duası müminler için bir sukunete ve huzura vesile olmaktadır. Şunu hiç unutmamak gerekir ki, kalbe huzur ve sukunet veren sadece Allah’tır. Allah, müminlerin velisi, koruyucusu olarak vekil kıldığı peygamberinin duasını müminlerin rahatlığı, huzuru için vesile etmektedir. Rabbimiz’in şefkati, merhameti, müminleri esirgeyen ve koruyan olması Peygamberimiz sav’in ahlakında en fazlasıyla tecelli etmektedir. Peygamberimiz sav Müminlerle İstişare Ederdi Peygamberimiz sav Allah’ın emrine uyarak, müminlerle istişare eder, onların fikirlerini alırdı. Bu konu ile ilgili ayet şöyledir “… Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. “ Al-i İmran Suresi, 159 Peygamberimiz sav, müminlerin de fikirlerini aldıktan sonra, kararını verir ve sonucu için Allah’a tevekkül ederdi. Unutulmaması gereken çok önemli bir gerçek, alınan kararların hepsinin Allah katında önceden belli olduğudur. Allah kaderde her kararı, her kararın sonucunu belirlemiştir. Bir konu hakkındaki istişare ve sonra konuyu bir hükme veya sonuca bağlamak ise müminler için bir ibadettir. Peygamberimiz sav bu gerçeği bilerek, müminlere danışmış, kararını vermiş ancak kararın sonucu için Allah’a güvenerek, Allah’ın en hayırlı sonucu yaratacağını bilmiştir. İstişare etmek müminler için de güzel ve hayırlı sonuçlar getirebilecek bir tavırdır. Herşeyden önce, istişare eden kişi tevazulu davranarak güzel ahlak göstermektedir. Örneğin Peygamberimiz sav ümmetinin içinde en fazla akla sahip, en basiretli ve en ferasetli olan kişidir. Buna rağmen çevresindekilere danışması, onların fikirlerini öğrenmesi, onların bir konuya getirecekleri çözümlerin neler olacağını sorması, onun ne kadar alçakgönüllü bir insan olduğunun göstergesidir. Peygamberimiz sav’in İnce Düşünceli ve Nezaketli olması Peygamberimiz sav’in döneminde çevresinde bulunan insanların bazılarının görgü ve kültür seviyeleri düşüktü. Bu kişilerin ince düşünceli olmadıkları, rahatsızlık verebilecek tavırları hesaplayamadıkları bazı ayetlerden anlaşılmaktadır. Örneğin evlere ön kapılarından değil de arka kapılarından girdikleri, Peygamberimiz sav’in evine yemek saatinde geldikleri ya da uzun uzun konuşup Peygamber Efendimiz’in vaktini aldıkları ayetlerde bildirilmektedir. Peygamberimiz Hz. Muhammed sav ise, son derece ince düşünceli, nezaketli, sabırlı, bu kişilere hoşgörü ile yaklaşan, içli ve çok medeni bir insandır. Çevresindeki kişilerin rahatsızlık verici tavırlarını her zaman güzellikle uyarmış, onların gönüllerini almış ve büyük bir sabır ve emekle onları eğitmiştir. Ve bu ahlakıyla da tüm müminlere çok güzel bir örnek olmuştur. Sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Rabbimiz, Peygamberimiz sav’e bu konuda da yardımcı olmuş, onu ayetleri ile desteklemiştir. Bu konudaki ayetlerden biri şöyledir “Ey iman edenler rastgele Peygamberin evlerine girmeyin, Bir başka iş için girmişseniz ille de yemek vaktini beklemeyin. Ama yemeğe çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve uzun söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak kı açıklamaktan utanmaz.” Ahzap Suresi, 53 Sahabelerin birçok rivayetinde de Peygamber Efendimizin nezaketli, ince düşünceli tavırlarına örnek verilmektedir. Peygamber Efendimiz, hem bir peygamber olması, hem de bir devlet başkanı olması itibariyle, her kesimden insanla sürekli irtibat halinde olmuş; devlet ve kabile reislerinden zengin kimselere, fakir, zayıf, kimsesiz yetimlerden kadın ve çocuklara kadar herkesle görüşmüştür. Tüm bu sosyal yapıları, yaşayış tarzları, huyları, alışkanlıkları birbirinden tamamen farklı olan insanlarla, her alanda iyi bir diyalog kurmuş, hepsinin gönlünü hoş tutmuş, her birine karşı nezaketli, anlayışlı, sabırlı ve güzel bir tavır göstermiştir. Peygamber Efendimizin çevresinde bulunan yakın sahabelerinin aktardıkları olaylardan da anlaşıldığı gibi Peygamber Efendimiz, “son derece nazik, nezih, zarif, latif ve ince düşünceli” idi. Edep, terbiye ve görgü kurallarını hayatında en güzel ve en ideal şekliyle uyguluyordu. Hz. Ayşe ra, “Resulullahtan daha güzel ahlâka sahip hiç kimse yoktur. Ashabından ve ailesinden birisi kendisine seslenince, Buyurun’ diye karşılık verirdi. Bu sebeple Allah, ona, Sen yüksek bir ahlâk üzeresin’ buyurmuştur” AHLAKTA MÜKEMMEL ÖRNEK diyerek Peygamber Efendimizde gördüğü güzel ahlakı anlatmıştır. Peygamberimiz sav’in Temizliğe Verdiği Önem Kalp ve ahlak temizliği kadar beden, giysi, mekan ve yediği yiyeceklerin temizliği de Müslümanların en belirgin özelliklerindendir. Bir Müslümanın saçları, eli, yüzü, bedeninin her yeri daima tertemiz olur. Kıyafetleri de her zaman temiz, bakımlı ve düzgündür. Çalıştığı veya yaşadığı mekanlar da her zaman derli toplu, temiz, hoş kokulu, havadar ve ferahlık verici olur. Müminlerin bu özelliklerine en güzel örnek yine Peygamberimiz sav’dir. Allah, bir surede Peygamberimiz sav’e şöyle buyurmuştur “Ey bürünüp örtünen, Kalk ve bundan böyle uyar. Rabbini tekbir et yücelt Elbiseni temizle. Pislikten kaçınıp-uzaklaş.” Müddessir Suresi, 1-5 Allah Kuran’da müminlere temiz olan şeylerden yemelerini bildirmiş, Peygamberimiz sav’e de, temiz olan şeylerin helal olduğunu müminlere bildirmesini söylemiştir “Ey elçiler, güzel ve temiz olan şeylerden yiyin…” Müminun Suresi, 51 “Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki “Bütün temiz şeyler size helal kılındı.” Allah’ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanlarının yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah’ın adını anarak- yiyin. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.” Maide Suresi, 4 Peygamberimiz sav bir hadis-i şeriflerinde de müminlere temiz olmayı şöyle öğütlemiştir “Müslümanlık temizdir, kirsizdir. Siz de temiz olun, temizlenin, Zira cennete temizler girer. » Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 96/2 Sonuç Peygamberimizin üstün ahlakı hakkında elbette söylenebilecek çok daha fazla şey var. Amacımız Peygamberimizin bazı üstün özelliklerini hatırlatarak insanların Peygamberimiz hakkında daha derin düşünmelerini ve kendilerine örnek almalarını sağlamaktı. Allah bir ayetinde inananların O’nun nurunu izlemelerinden şöyle bahsediyor Ki Allah’a ve Resûlü’ne iman etmeniz, O’nu savunup-desteklemeniz, O’nu en içten bir saygıyla-yüceltmeniz ve sabah akşam O’nu Allah’ı tesbih etmeniz için. Fetih Suresi, 9 “…Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.” Araf Suresi, 157 Bu dönemde Peygamberimiz sav’i desteklemek ise ancak Kuran’a tam tabi olmakla ve Peygamberimizin sav sünnetine uymakla, Kuran ahlakını onun gösterdiği çabanın bir benzeri ile tüm dünyaya yaymaya çalışmakla, ahlakça ve tavırca gücünün yettiğinin en fazlasıyla ona benzemek için gayret etmekle olacaktır. Böyle bir tavır gösterildiği takdirde Allah Peygamberimize sav nasıl yardım ettiyse, ona destek olanlara da yardım edecek ve yollarını açarak, onlara umulmadık başarılar verecektir. Ancak en önemlisi Peygamberimize sav benzeyerek, Rabbimiz’in rızasını, rahmetini ve cennetini kazanabilmektir. İçinde yaşadığı cemiyete faydalı bir insan olmanın temel şartı, güzel ahlâka sahip olmaktır. İslâm alimleri, güzel ahlâkı, "Güler yüzlü, kalp kırmaz, kimseyle münâkaşa etmez, Müslümanlara kötü zanda bulunmaz, cömert, din hizmetinde bulunur" diye tarif ettiler. Güzel ahlâka sahip kişi, kendisiyle hoş geçinilen ve başkalarıyla hoş geçinen insandır. Güzel ahlâka "Ahlâk-ı Hamîde", "Ahlâk-ı Muhammediye", "Ahlâk-ı Cemîle" ve "Mekârim-i Ahlâk"diye isimler verilmiş. Cenâb-ı Hak güzel ahlâkı ahiret saadetine lâyık kimselere ihsan eder. Resûl-ü Zişan Efendimiz, güzel ahlâkın sonsuz hazinesi ve ahlâk-ı ilâhînin muazzam nümûnesidir. Şânında "HABİBİM, SEN EN GÜZEL AHLÂK ÜZERE YARATILDIN S. Kalem 4 buyuruldu. "Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim" buyuruldu. Mustafa güzel ahlakla ilgili ihyaül-middiin'den derlenmiş kırktan fazla hadisi şerif 1-Muhakkak kişi güzel ahlâkı sâyesinde gündüz oruç tutan gece ibâdet eden derecesine yükselir. 2- Muhakkak kişi güzel ahlâkı sâyesinde gündüz oruç tutan gece ibâdet edenlerin derecesine ulaşır. İhya 3- İnsanların cennete girmelerine en çok yardımcı olan takvâ Allah korkusu ve güzel ahlaktır. İhyâ C. 2 S. 391 4- Ben, güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim. İhyâ C. 2 S. 392 5- Mizana konulacak en ağır amel güzel huydur. İhyâ C. 2 S. 392 6-Meclisime en yakın olanınız, ahlakı en güzel olan ve etrafındakilerle hoş geçinendir. Onlar herkesi sever, herkes de onları sever. İhyâ C. 2 S. 393 7- Mü’min sever ve sevilir, sevip sevmeyen hoş geçinmeyen ve kendisiyle geçinilmeyen insanda hayır yoktur. İhyâ C. 2 S. 394 8-Allahü Teâlâ hayır murat ettiği kimseye iyi bir dost verir ki unuttuğu zaman hatırlatır, hatırlarsa yardım eder.İhya S. 394 9- Mizana ilk konacak amel güzel ahlak ve cömert-liktir. İhya C. 3 S. 116 10- Malınızla insanlara yardıma malınız yetmez; onla-rı güzel huyla hoşnut etmeye gayret edin. İhya C. 3 S. 115 11- Sirke balı bozduğu gibi kötü huy ameli bozar. İhya C. 3 S. 117 12- Allah’ım senden sıhhat, âfiyet ve güzel ahlâk iste-rim. İhya C. 3 S. 118 13- Güneş donmuş suyu erittiği gibi, güzel ahlâk da günâhları eritir. İhya C. 3 S. 119 14 Tedbir gibi akıl, güzel huy gibi asâlet olmaz. İhya C. 3 S. 120 15-Bir şey yapmak istediğinde sonunu düşün, şeriata uygunsa yap, değilse vazgeç. İhya C. 3 S. 416 16 Biri sende bulunan bir kusurla seni ayıpladığında, onda bulunanla da sen onu ayıplama! İhya C. 3 S. 402 17- Dünyada zulme uğrayanlar kıyâmette mutlaka felâha kavuşacaklar. İhya C. 3 S. 409 18- Allah için kardeşlik eden kimseye Allahü Teâlâ cennette hiç bir amelle ulaşamayacağı yüksek dereceye yükseltir. İhya S. 393 19-Allah için sevişen iki kişinin Allah indinde en sevimlisi kardeşini daha çok sevendir. İhya S. 395 20- İmanın en sağlam kulpu, Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir. İhya S. 398 21- Ruhlar bölüklere ayrılan askerler gibidir; havada karşılaşır ve koklaşarak anlaşırlar. İhya S. 404 22- İki mü’minin ruhu bir günlük yolda buluşur. Hal-buki bu âna kadar sâhiplerini görmemişlerdir. İhya S. 405 23- Allah’ım! Dünyanın mihnet ve meşakkatinden ve âhiret azâbından beni koru! İhya S. 409 24- Kişi dostunun dini ahlâkı üzeredir. Dostluk ede-ceğin kimseye dikkat et. İhya S. 423 25- Dikkat et! Allahü Teâlâ’nın yer yüzünde kapları var, onlar kalplerdir. Bu kapların Allah indinde en se-vimlisi günâhlardan temizlenmiş, dinde salâbetli, ve kardeşlerine karşı yumuşak olanıdır. İhya S. 437 26- Gördüğü iyilikleri gizleyip, kötülükleri teşhir eden kötü komşudan Allah’a sığının. İhya S. 440 27- Kötü söz ve edebiyat yapmak, nifaktan bir şûbe-dir. İhya S. 440 28- Sû-i zandan son derece sakının; Zira sû-i zan söz-lerin en yalanıdır. İhya S. 441 29- Kusur araştırmayın, sözünüzle kusur aramayın, ayrılmayın, birbirinize arka çevirmeyin. Ey Allah’ın kul-ları kardeş olun! İhya S. 442 30- Din kardeşinin ayıplarını örten kimsenin Allahü Teâlâ dünya ve âhirette kusurlarını örter. İhya S. 443 31-Kardeşinle mücâdele etme! Onunla alay yapma! Ona verdiğin sözden dönme! İhya S. 448 32-Allahü Teâlâ’nın en çok buğzettiği, mücâdelede direnen kimsedir. İhya S. 107 33- Biriniz kardeşini sevdiğinde, sevgisini ona duyur-sun. İhya S. 449 34- Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Onu terk ve ihmal etmez. İhya S. 450 35- Ey Ebû Hüreyre! Komşunla güzel komşuluk et ki, Müslüman olasın; arkadaşınla iyi arkadaşlık yap ki, mü’min olasın. İhya S. 451 36- Mü’min Mü’minin aynasıdır. İhya S. 452 37- Âlimin yanılmasından sakının ve yanıldığında onunla münâsebeti kesmeyip düzelmesini bekleyin! İhya S. 455 38- Allahü Teâlâ’nın en kötü kulları, kovuculuk yapıp dost ve ahbapları birbirinden ayırandır. İhya S. 457 39- Sevdiğin kimseyi ölçülü sev, bir gün buğuz ettiğin biri olabilir, Buğuz ettiğin kimseye karşı da ihtiyatlı dav-ran; bir gün sevdiğin biri olabilir. İhya S. 461 40-Bir kimse kardeşinin gıyâbında duâ ettiğinde bir melek “Allah sana da aynısını versin” der. İhya S. 461 Oluşturulma Tarihi Ağustos 25, 2020 0254Peygamberimiz Hz. Muhammed birçok davranışıyla aynı dönemde yaşadığı insanlara örnek oldu. Onun sözleri ve yaptıkları ise hadis ve sünnet kaynaklarına aktarılarak günümüze taşındı. Onun hikmet dolu davranışlarını örnek alarak günahlardan sakınabiliriz. 8. sınıflar için Hz. Muhammed'in örnek davranışlarını madde madde sizler için Muhammed peygamberliğini ilan etmeden önce de Mekke halkı tarafından çok seviliyor ve takdir ediliyor. Kendisine Muhammed-ül Emin diyen Kureyşliler dürüstlük ve çalışkanlık konusunda peygamberimizi kendilerine örnek alıyorlardı. Hz. Muhammed'in Örnek Davranışları 1- İslam'ı Sevdirmesi İslam dininde zorlama yoktur. Hz. Muhammed kendisine kısım kısım inen vahiyleri insanlara aktardı. İsteyenler iman etti, Müslüman oldu; isteyenler Hristiyan, Yahudi ya da putperest olmaya devam etti. İslam'ı korkutarak değil özendirerek anlattı. ''Kolaylaştırın, zorlaştırmayın'' diyen peygamberimiz etrafındaki insanlara da ''korkutmayın, müjdeleyin'' diye tavsiyelerde bulundu. Ona göre bir insan sadece korktuğu için Müslüman olamazdı. Bu nedenle kafir ve müşriklerin alaylarına karşı bile her zaman müşfik oldu. Hakaretlerine ve iftiralarına karşı bile öfkelenmedi. Onun İslam'ı sevdirerek anlatması sayesinde şu an, dünyamızda 2 milyara yakın Müslüman yaşamaktadır. . 2- Etrafındaki İnsanlara Danışması Hz. Muhammed, kibirden uzak ve alçak gönüllü bir şahsiyetti. Herhangi bir mesele olduğunda farklı görüşteki insanların fikirlerini dinler, bazen de dönemin alim kişilerine bizzat kendi gidip danışırdı. İslam dininde ''istişare'' adı verilen bu yöntemi sıklıkla uygulayan peygamberimiz, toplumu ilgilendiren konularda tek başına karar vermedi. İnsanların düşüncelerine saygı gösterdi. Birçok rivayette Hendek Savaşından önce biri kendisine, alana atların geçemeyeceği kadar büyün çukurlar kazdırmasını önerdi. Bu tavsiyeyi dinleyen Hz. Muhammed, ordusuyla birlikte Hendek Savaşını kazandı. 3- Her Zaman Merhametli Olması Peygamberimiz sadece yakın çevresine ve arkadaşlarına karşı değil düşmanlarına karşı da merhametli oldu. Mekke döneminde onunla alay edenleri ve yüzüne toprak atanları affetti. 630 yılında ordusuyla Mekke'nin fethini gerçekleştirdiğinde yüzlerce Kureyşli esir alınmıştı. Esir alınan insanlar, kendisine ve Müslümanlara zulmeden, savaş açan kişilerdi. Buna rağmen bir kısmını fidye karşılığı, büyük bir çoğunluğunu ise karşılıksız serbest bıraktı. Hz. Muhammed' yalnızca Allah'a şirk koşulmasına karşı hiddetlenirdi. Bu nedenle Mekke Fethi sırasında Kabe'nin içindeki putların bir kısmını kılıcıyla parçaladı. 4- Alçak Gönüllü Olması Bir gün peygamberimizin çadırına bir yabancı geldi. Uzak bir kabileden gelen bu kişi Hz. Muhammed'in yaptıklarından haberdardı. İslam dinine geçmek ve Müslüman olmak istiyordu. Fakat aynı zamanda peygamberden çekiniyordu. Çünkü Mekkeli müşrikler gittikleri şehirlerde herkese Hz. Muhammed'i acımasız biri olarak anlatıyor, insanların Müslüman olmalarını engellemeye çalışıyordu. Yabancının titrediğini gören peygamberimiz şöyle buyurdu ''Korkmana ve titremene lüzum yok. Ben kral değilim. Kureyş'li, kuru et yiyen bir kadının oğluyum yalnızca.'' Hz. Muhammed'in ne kadar alçak gönüllü biri olduğuna dair sayısız kıssa günümüze ulaşmıştır. Çünkü ona göre hepimiz Allah katında birer kuluz. Biz de İslam peygamberinin bu davranışlarını örnek almalıyız. Kimseye tepeden bakmamalı, kibirli davranışlardan uzak durmalıyız. Ancak bu şekilde salih ameller işleyen hayırlı müminler olabiliriz. Sık sık sünnet ve hadis kaynakları okunmalı, peygamberimizin sözleri ve davranışları hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Az konuşup çok düşünen bir şahsiyet olan Hz. Muhammed, biriyle karşılaştığında önce kendisi selam verirdi. Biri ona seslendiği zaman kafasını çevirmekle yetinmez, tüm gövdesiyle kendisine seslenen kişiye dönerdi. Hayatı boyunca bir kez bile yalan söylemeyen peygamberimiz, yalancı kişilerden hoşlanmazdı. Az uyur ve az yerdi. Sofradan daima aç kalkar ve sık sık şükrederdi. Peygamberimizin bu davranışlarını örnek aldığımız takdirde çok daha iyi bir Müslüman ve hayırlı bir kul olabiliriz. Hz. Muhammedin ahlakıyla ilgili örnekler Ahiret Yolcusu Hz. Muhammedin ahlakıyla ilgili örnekler Hz. Muhammed’in güzel ahlakı ile ilgili örnekler PEYGAMBERİMİZİN GÜZEL AHLAKI Peygamber Efendimiz, Allah’ın “… ancak o, Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur.” Ahzab Suresi, 40 ayetiyle bildirdiği gibi insanlar için son peygamber olarak gönderilen, Allah’ın en son hak kitabını vahyettiği, güzel ahlakı, takvası, Allah’a olan yakınlığı ile insanlara örnek kıldığı, Allah’ın dostu, Rabbimizin katında üstünlüğü olan, müminlerin de dostu, en yakını ve velisidir. Allah, “Gerçek şu ki, Biz senin üzerine oldukça ağır’ bir söz vahy bırakacağız” Müzzemmil Suresi, 5 ayetiyle de bildirdiği gibi son peygamber olan Hz. Muhammed sav’e önemli bir sorumluluk vermiştir. Peygamberimiz sav ise, Allah’a olan güçlü imanı ile, Allah’ın kendisine verdiği sorumluluğu en güzeliyle yerine getirmiş, insanları Allah’ın yoluna, hidayete davet etmiş ve tüm inananların yol göstericisi ve aydınlatıcısı olmuştur. Peygamberimiz sav’i görmemiş olsak bile, Kuran ayetlerinden ve hadis-i şeriflerden, güzel tavırlarını, konuşmalarını, gösterdiği güzel ahlakı tanıyabilir, ona benzemek, ahirette onunla yakın bir dost olabilmek için elimizden gelen çabayı en fazlasıyla gösterebiliriz. Günümüzde insanlar, özellikle de gençler birçok insanı kendilerine örnek almakta, onların tavır ve konuşmalarına, üsluplarına, giyim tarzlarına özenmekte, onlar gibi olmaya çalışmaktadırlar. Ancak bu insanların büyük bir çoğunluğu doğru yolda olmadığı gibi, tavır ve ahlak güzelliğine de sahip değildirler. Bu nedenle insanları doğru olana, en güzel ahlak ve tavıra özendirmek önemli bir sorumluluktur. Bir Müslümanın, tavrına ve ahlakına özenmesi, benzemek için çaba göstermesi gereken kişi, Hz. Muhammed sav’dir. Allah bu gerçeği bir ayetinde şöyle bildirmektedir “Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır.” Ahzab Suresi, 21 Peygamberimiz sav’in “Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız Allah’ın Kitabı ve Resulü’nün sünneti” Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 328 hadis-i şeriflerinde de bildirdiği gibi, Müslümanların en önemli iki yol göstericisi Kuran ve Peygamber Efendimizin sünnetidir. Peygamber Efendimiz hem güzel ahlakı ile insanlara örnek olmuş, hem de insanları güzel ahlaklı olmaya çağırmıştır. “Müminin mizanında en ağır basacak şey güzel ahlaktır. Muhakkak ki, Allah Teala işi ve sözü çirkin olan ve hayasızca konuşan kimseye buğz eder” Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 15/9 buyuran Peygamberimiz sav, bir sözünde de “Ruhumu kudret altında tutan Allah’a yemin ederim ki cennete sadece güzel ahlak sahipleri girer” Huccetü’l İslam İmam Gazali, İhya’u Ulum’id-din, 2. cilt, Çeviri Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, demiştir. Peygamberimiz sav’in izinden giden Müslümanların da, hem tüm insanlığa güzel ahlakları ve iyi huyları ile örnek olmaları, hem de sözlü ve yazılı olarak onları güzel ahlaka davet etmeleri gerekir. Kuran’da Peygamber Efendimiz’in Güzel Ahlakı Peygamberimiz sav’in çok güzel bir ahlaka sahip olduğunu Allah Kuran’da bildirmiş ve şöyle buyurmuştur “Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun. Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin. Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır. Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin. Artık yakında göreceksin ve onlar da görecekler. Sizden, hanginizin fitneye tutulup-çıldırdığını’. Elbette senin Rabbin, kimin Kendi yolundan şaşırıp-saptığını daha iyi bilendir; ve kimin hidayete erdiğini de daha iyi bilendir.” Kalem Suresi, 1-7 Allah bu ayette ayrıca Peygamberimiz sav için kesintisi olmayan bir ecir olduğunu bildirmiştir. Bu, Hz. Muhammed sav’in daima güzel ahlak gösterdiğini, takvadan hiçbir zaman ayrılmadığını gösteren bir bilgidir. Peygamberimiz sav’in de “İmanın kemali, güzel ahlakladır” sözleriyle belirttiği gibi, imanın en önemli alametlerinden biri güzel ahlaktır. Bu nedenle güzel ahlakın en güzel örneklerini öğrenmek ve uygulamak önemli bir ibadettir. Peygamberimiz sav Sadece Kendisine Vahyolunana Uymuştur Peygamberimiz sav’in Kuran’da da çok kereler zikredilen en önemli özelliklerinden biri, sadece Allah’ın indirdiğine uyması, insanların rızasını gözetmeden, insanlardan çekinmeden sadece Allah’ın bildirdiklerini yapmasıdır. Hatta, çağdaşı olan müşrikler ve diğer dinlerin mensupları Peygamberimiz sav’den kendi çıkarlarına uygun hükümler getirmesini istemişlerdir. Bu kişiler sayıca ve kuvvetçe daha üstün konumda olmalarına rağmen, Peygamberimiz sav Kuran’ı ve Allah’ın hükümlerini daima büyük bir titizlik ve kararlılıkla korumuştur. Bir ayette Allah, Peygamberimiz sav’in bu insanların ısrarlarına nasıl karşılık verdiğini bizlere şöyle haber vermektedir “Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki Bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir.’ De ki Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım.’ De ki Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?’” Yunus Suresi, 15-16 Peygamberimiz sav de Allah’ın kendisine indirdiğinden başkasına uymayacağını büyük bir kararlılıkla kavmine tekrarlamıştır. Peygamberimiz sav’in bu üstün ahlakını haber veren bir ayet şöyledir “De ki Size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam.’ De ki Kör olanla, gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?’” Enam Suresi, 50 Allah, Peygamberimiz sav’in, Allah yolunda kararlı ve sebatlı olması ile hak dini, en güzel ve en doğru şekliyle insanlara bildirmiştir. İnsanların büyük bir bölümü ile kıyas yapmak Peygamberimiz sav’in bu üstünlüğünün daha da iyi anlaşılmasına vesile olacaktır. Günümüzde de geçmişte de insanların büyük bir bölümü zaaflara, hırslara, tutku dolu isteklere sahiptirler. Büyük bir çoğunluğu ise dini kabul etmelerine rağmen bu zayıflıklarına yenilirler. Zaaf ve tutkularını terk etmek yerine dinin hükümlerinden tavizler verirler. Örneğin dostlarının, eşlerinin, akrabalarının ne diyeceğinden çekinerek dinin bazı hükümlerini yerine getirmezler. Veya dine uymayan bazı alışkanlıklarını terk edemezler. Bu nedenle, dini kendi çıkarlarına göre yorumlar, kendilerine uyan hükümlerini kabul eder, diğerlerini görmezden gelirler. Peygamberimiz sav’in Tüm Alemlere Örnek Olan Tevekkülü Allah’ın Kuran’da Peygamberimiz sav’le ilgili olarak anlattığı olaylarda onun tevekkülü ve Allah’a teslimiyeti açıkça görülmektedir. Örneğin Peygamberimiz sav’in, Mekke’den çıktıktan sonra arkadaşı ile birlikte gizlendiği bir mağaradaki sözleri tevekkülünün en güzel örneklerinden biridir. Allah ayette şöyle bildirmektedir “Siz O’na peygambere yardım etmezseniz, Allah O’na yardım etmiştir. Hani kafirler ikiden biri olarak O’nu Mekke’den çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu “Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir.” Böylece Allah O’na huzur ve güvenlik duygusunu’ indirmişti, O’nu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkara edenlerin de kelimesini inkar çağrılarını alçaltmıştı. Oysa Allah’ın kelimesi, yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” Tevbe Suresi, 40 Peygamberimiz sav hangi koşullarda olursa olsun, daima Allah’a teslim olmuş, O’nun yarattığı herşeyde bir hayır ve güzellik olduğunu bilmiştir. Allah’ın Kuran’da Peygamberimiz sav’e, kavmine söylemesini bildirdiği şu sözler de bu tevekkülün bir göstergesidir “Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır, bir musibet isabet edince ise “Biz önceden tedbirimizi almıştık” derler ve sevinç içinde dönüp giderler. De ki “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.” Tevbe Suresi, 50-51 Peygamberimiz sav’e uyan her müminin de, musibet gibi görünen olayları onun gibi tevekküllü karşılaması, herşeyde bir hayır ve güzellik olduğuna iman etmesi gerekir. Şunu da unutmamak gerekir ki, Allah’ın en takva kullarından biri olan Peygamberimiz Hz. Muhammed sav, çok büyük zorluklarla ve şedid olaylarla denenmiştir. Herşeyden önce tebliğ yaptığı kavimde her türlü zorluğu çıkarmaya hazır olan insanlar bulunmaktadır İki yüzlü davranarak Peygamberimiz sav’e tuzak kurmaya çalışanlar, atalarının dinini değiştirmeyi kabul etmeyen müşrikler, peygamberden nefislerine uygun ayet getirmesini isteyenler, Peygamberimiz sav’i öldürmek, sürmek veya tutuklamak isteyenler ve daha birçokları sürekli olarak Peygamberimiz sav’e zorluk çıkarmaya çalışmışlardır. Peygamberimiz sav inkarcıların bu tavırlarına daima sabretmiş, büyük bir kararlılıkla Allah’ın dinini tebliğ etmiş ve Müslümanları tehlikelerden koruyarak onları Kuran ile eğitmiştir. Onun bu azminin, başarısının ve cesaretinin temelinde Allah’a olan güçlü imanı, tevekkülü ve teslimiyeti yatmaktadır. Peygamberimiz sav, mağarada olduğu gibi her durumda Allah’ın kendisi ile birlikte olduğunu bilmiş, her olayı Allah’ın yarattığına ve Rabbimiz’in herşeyi en güzel ve en hayırlı şekli ile sonuçlandıracağına iman etmiştir. İslam dininin en temel özelliklerinden biri, insanın tüm yaşamını Allah korkusu üzerine bina etmesi ve tüm ibadetlerini de yalnızca Allah’ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak için yapmasıdır. Allah bir ayetinde müminlere “De ki Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah’ındır’” şeklinde buyurmaktadır. Enam Suresi, 162 Allah, Kuran’da, “Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah’a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için halis kılanlar başka; işte onlar mü’minlerle beraberdirler. Allah mü’minlere büyük bir ecir verecektir” Nisa Suresi, 146 ayetiyle de müminlere, dini sadece Allah için, başka hiçbir amaç katmaksızın yaşamalarını emretmiştir. Bir kimsenin Allah’a sımsıkı sarılması, Allah’tan başka bir ilah olmadığını bilerek, hayatını yalnızca O’nu razı etmeye adaması ve her ne olursa olsun Allah’a olan sadakatinden vazgeçmemesi o kişinin ihlas sahibi olduğunu gösterir. İhlas sahibi bir mümin, yaptığı işler ve ibadetlerle Allah’ın dışında bir başkasının sevgisini, hoşnutluğunu, takdirini, ilgi ve beğenisini elde etmeye çalışmaz. İhlas sahibi müminlere en güzel örnek Hz. Muhammed sav ve diğer peygamberlerdir. Peygamber Efendimiz, sadece Allah’ın hoşnutluğunu aramış, hiçbir çıkar veya dünyevi bir kazanç düşünmeden, hayatı boyunca Allah’ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak için çaba göstermiştir. Peygamberimiz sav bu güzel ahlakını birçok kereler kavmine de tekrarlamıştır. Allah Kuran’da Peygamber Efendimizin bu sözlerini şöyle aktarmaktadır “Ey Peygamber De ki Ben, buna karşı sizden bir ücret istemiyorum ve kendiliğinden bir yükümlülük getirenlerden de değilim.’” Sad Suresi, 86 “De ki Ben sizden bir ücret istemişsem, artık o sizin olsun. Benim ecrim ücretim, yalnızca Allah’a aittir. O, herşeye şahid olandır.’” Sebe Suresi, 47 Peygamberimiz sav’in Zorluklar Karşısındaki Güzel Sabrı Hz. Muhammed sav, peygamberliği boyunca, türlü zorluklarla karşılaşmıştır. Kavminden inkar edenler ve müşrikler ona karşı son derece incitici sözler söylemişler, hatta büyücü veya delidir demişler, bazıları da Peygamberimiz sav’i öldürmek dahi istemiş ve bunun için planlar kurmuştur. Buna rağmen, Peygamberimiz sav her kültürden ve karakterden insanı eğitmeye, onlara Kuran’ı, dolayısıyla güzel ahlakı, güzel tavrı öğretmeye çalışmıştır. Allah’ın Kuran ayetlerinde bildirdiği gibi, bazı kişiler en temel görgü kurallarından dahi habersiz olduğu için Peygamberimiz sav gibi ince düşünceli, üstün ahlaklı bir insana sıkıntı verebileceklerini düşünmemişlerdir. Peygamberimiz sav ise tüm bunlara karşı büyük bir sabır göstermiş, her durumda Allah’a yönelerek Allah’ın yardımını istemiş ve müminlere de sabrı ve tevekkülü tavsiye etmiştir. Allah, Kuran’da Peygamber Efendimize birçok ayeti ile, inkar edenlerin söylediklerine karşı sabırlı olmasını şöyle tavsiye etmektedir “Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.” Kaf Suresi, 39 “Onların sözleri seni üzmesin. Şüphesiz izzet ve gücün’ tümü Allah’ındır. O, işitendir, bilendir.” Yunus Suresi, 65 “Andolsun, onların söylemekte olduklarına karşı senin göğsünün daraldığını biliyoruz.” Hicr Suresi, 97 “Şimdi onların Ona bir hazine indirilmeli veya onunla birlikte bir melek gelmeli değil miydi?’ demeleri dolayısıyla göğsün daralıp sana vahyolunanlardan bir kısmını terk mi edeceksin? Sen yalnızca bir uyarıcısın. Allah herşeye vekildir.” Hud Suresi, 12 Peygamberimiz sav’in nelere sabır göstererek üstün bir ahlak sergilediğini düşünen müminlerin karşılaştıkları olaylarda kendilerine onu örnek almaları gerekir. Nefislerine ters düşen en küçük bir olayda ümitsizliğe kapılanlar, en küçük bir itirazda tahammülsüzlük gösterenler, Allah’ın dinini anlatmaktan vazgeçenler ya da yaptıkları ticarette başarısız olunca mutsuz olanlar, bu tavırlarının Allah’ın Kitabı’na ve Peygamberimiz sav’in sünnetine uygun olmadığını bilmelidirler. İman edenler, her olayda sabır gösterip, Allah’ı vekil tutup O’na hamd ederek, Peygamberimiz sav gibi üstün bir ahlak göstermeli ve Rabbimiz’in rızasını, rahmetini ve cennetini ummalıdırlar. Peygamberimiz sav Yanındakilere Daima Hoşgörülü Davranmıştır Peygamberimiz sav’in yanında her karakterden, her düşünceden insan vardı. Ancak Peygamberimiz sav hayatı boyunca her biri ile tek tek ilgilenmiş, her birinin eksiklerini ve hatalarını düzeltmek için onları uyarmış, temizliklerinden imanlarına kadar onları her türlü konuda eğitmeye çalışmıştır. Onun bu şefkatli, hoşgörülü, anlayışlı ve sabırlı tavrı, birçok insanın kalbinin dine ısınmasına ve Peygamberimiz sav’e büyük bir içtenlik ve sevgi ile bağlanmalarına vesile olmuştur. Allah, Peygamber Efendimizin çevresindekilere gösterdiği bu güzel tavrını Kuran’da şöyle bildirmektedir “Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile…” Al-i İmran Suresi, 159 Allah bir başka ayetinde ise Peygamberimiz sav’e çevresindekilere karşı nasıl davranması gerektiğini şöyle bildirmiştir “Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kur’an ile öğüt ver.” Kaf Suresi, 45 Peygamberimiz sav, çevresindekilere dini zor kullanarak veya şart koşarak kabul ettirmeye çalışmamış her türlü durumda güzellikle anlatmıştır. Peygamberimiz sav güçlü vicdanı ile ümmetini her yönüyle sahiplenmiş, onlara her konuda bir velinimet olmuştur. Bu özelliklerinden dolayı Peygamberimiz sav Kuran’ın birçok ayetinde “sahibiniz” arkadaş, sıkı dost, sahip olarak zikredilir. Sebe Suresi, 46/Necm Suresi, 2/ Tekvir Suresi, 22 Peygamberimiz sav’in Tüm İnsanlığa Örnek Adaleti Allah Kuran’da müminlere “Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. Onlar ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva tutkularınıza uymayın” Nisa Suresi, 135 şeklinde buyurmaktadır. Peygamberimiz Hz. Muhammed sav, hem Müslümanlar arasında verdiği hükümler, hem diğer din, dil, ırk ve kavimlerden olan kişilere karşı adil ve hoşgörülü tutumu, hem de Allah’ın ayetinde bildirdiği gibi zengin, fakir ayırmaksızın herkese eşit davranmasıyla tüm insanlar için çok büyük bir örnektir. Allah bir ayetinde Resulüne şöyle buyurmaktadır “Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiçbir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever.” Maide Suresi, 42 Peygamberimiz sav böylesine zorlu bir kavmin içinde dahi, Allah’ın emrine uymuş ve hiçbir zaman adaletten taviz vermemiştir. Daima “Rabbim adaletle davranmayı emretti…” Araf Suresi, 29 diyerek her devirde tüm insanlara örnek olmuştur. Hz. Muhammed sav’in peygamberliği süresince adil tutumuna örnek teşkil eden birçok olay yaşanmıştır. Peygamberimiz sav’in yaşadığı coğrafyada çok çeşitli din, dil, ırk ve kabileden insan birarada yaşıyordu. Bu toplulukların birarada huzur ve güven içinde yaşamaları, aralarına nifak sokmaya çalışanların etkisiz bırakılmaları çok zordu. En küçük bir sözden veya tavırdan hemen bir grup diğerine karşı öfkelenip saldırabiliyordu. Ancak Peygamberimiz sav’in adaleti, Müslümanlar için olduğu kadar bu topluluklar için de bir huzur ve güvence kaynağı olmuştur. Asr-ı Saadet döneminde Arabistan Yarımadasında Hıristiyan, Musevi, putperest, ayırt etmeksizin herkese adil davranılmıştır. Peygamberimiz sav Allah’ın “Dinde zorlama ve baskı yoktur…” Bakara Suresi, 256 ayetine uyarak, herkese hak dini anlatmış ancak seçimlerini yapmak konusunda serbest bırakmıştır. Cevap Hz. Muhammedin ahlakıyla ilgili örnekler Ahiret Yolcusu Allah, Peygamberimiz sav’e bir başka ayetinde de, farklı dinlerden insanlara karşı nasıl bir adalet ve uzlaşma içinde olması gerektiğini şöyle bildirmiştir “Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi doğru bir istikamet tuttur. Onların heva istek ve tutkularına uyma. Ve de ki Allah’ın indirdiği her kitaba inandım. Aranızda adaletli davranmakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle aranızda deliller getirerek tartışma ya, huccete gerek’ yoktur. Allah bizi biraraya getirip-toplayacaktır. Dönüş O’nadır.’” Şura Suresi, 15 Peygamberimiz sav’in Kuran ahlakına uyarak gösterdiği bu güzel tavrı, bugün farklı dinlerden insanların birbirlerine karşı tutumları konusunda örnek olmalıdır. Peygamberimiz sav Müslümanların Üzerlerindeki Zorlukları kaldırmıştır Peygamberimiz sav müminlerin üzerlerinden ağır yüklerini almış, onların akıl erdiremeyecekleri veya zorlukla yapacakları işlerde onlara yol göstermiştir. Bunun yanında, insanların bir kısmı kendi kendilerine zulmetmeye, kendilerine zorluk çıkarmaya, kendi akıllarından kurallar çıkarıp, bu kurallara uyduklarında kurtuluş bulacaklarına inanmaya çok yatkındır. Tarih boyunca dinlerin tahrif edilmesinin altında yatan nedenlerden biri de insanların bu özelliğidir. Birçok topluluk, dinde olmayan kurallar uydurmuş, bunlara uyulduğunda da takva olacaklarına kendilerini ve insanları inandırmışlardır. Peygamberimiz sav’in en önemli vasıflarından biri ise, insanlar üzerindeki bu kendi elleriyle oluşturdukları zorlukları kaldırmaktır. Allah bir ayetinde Peygamberimiz sav’in bu özelliğini şöyle bildirir “Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de geleceği yazılı bulacakları ümmi haber getirici Nebi olan elçiye Resul uyarlar; o, onlara marufu iyiliği emrediyor, münkeri kötülüğü yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.” Araf Suresi, 157 Allah’ın ayette bildirdiği “ağır yük” ve “zincirler” insanların üzerlerindeki zorluklardır. Peygamberimiz sav ise hem hayatı ile onlara örnek olup, hem de Allah’ın ayette bildirdiği gibi onları iyiliğe davet edip, kötülüklerden sakındırarak, insanların üzerlerinden zorlukları kaldırmıştır. Peygamber Efendimiz müminlere çok düşkün ve şefkatliydi Peygamber Efendimiz çok içli, şefkatli, anlayışlı, sevgi dolu bir insandı. Dostlarının, yakınlarının, kendisine tabi olan tüm müminlerin maddi ve manevi her türlü sorunu ile ilgilenir, sağlıkları, güvenlikleri, neşeleri için tüm tedbirleri alır, onlara koruyucu kanatlarını gerer, imanlarını ve takvalarını sürekli takviye ederek ahiret hayatlarını düşünürdü. Allah Peygamberimiz sav’in bu tüm insanlığa örnek olan güzel özelliklerini ayetlerinde şöyle bildirmektedir “Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O’nun gücüne giden, size pek düşkün, müminlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir.” Tevbe Suresi, 128 “Ve müminlerden, sana tabi olanlara koruyucu kanatlarını ger.” Şuara Suresi, 215 Peygamberimiz sav’in eğittiği müminler de onun güzel özelliklerini kendilerine örnek aldıkları için, Kuran’da da zikredilerek tüm insanlığa duyurulan fedakarlıklarda, şefkatli ve merhametli tavırlarda bulunmuşlardır. Allah bir ayette müminlerin birbirleri için yaptıkları fedakarlıkları şöyle anlatır “Kendilerinden önce o yurdu Medine’yi hazırlayıp imanı gönüllerine yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç arzusu duymazlar. Kendilerinde bir açıklık ihtiyaç olsa bile kardeşlerini öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından’ korunmuşsa, işte onlar, felah kurtuluş bulanlardır. “ Haşr Suresi, 9 Peygamberimiz sav’in Müminler İçin Bağışlanma Dilemesi ve Dua Etmesi Allah, Peygamberimiz sav’in müminlere olan sevgisinin ve düşkünlüğünün bir sonucu olarak, onların hataları için Kendisi’nden bağışlanma dilediğini Kuran’da şöyle bildirir “Ey Peygamber, mümin kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp-uydurmamak gayri meşru olan bir çocuğu kocalarına dayandırmamak, ma’ruf iyi, güzel ve yararlı bir iş konusunda isyan etmemek üzere, sana biat etmek amacıyla geldikleri zaman, onların biatlarını kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret iste. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” Mümtehine Suresi, 12 “Şu halde bil; gerçekten, Allah’tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için mağfiret dile. Allah, sizin dönüp-dolaşacağınız yeri bilir, konaklama yerinizi de.” Muhammed Suresi, 19 Allah Tevbe Suresi’nde ise, Peygamberimiz sav’e müminler için dua etmesini şöyle bildirmektedir “… Onlara dua et. Doğrusu, senin duan, onlar için bir sükûnet ve huzurdur.’ Allah işitendir, bilendir. “ Tevbe Suresi, 103 Allah’ın ayette bildirdiği gibi Peygamberimiz sav’in duası müminler için bir sukunete ve huzura vesile olmaktadır. Şunu hiç unutmamak gerekir ki, kalbe huzur ve sukunet veren sadece Allah’tır. Allah, müminlerin velisi, koruyucusu olarak vekil kıldığı peygamberinin duasını müminlerin rahatlığı, huzuru için vesile etmektedir. Rabbimiz’in şefkati, merhameti, müminleri esirgeyen ve koruyan olması Peygamberimiz sav’in ahlakında en fazlasıyla tecelli etmektedir. Peygamberimiz sav Müminlerle İstişare Ederdi Peygamberimiz sav Allah’ın emrine uyarak, müminlerle istişare eder, onların fikirlerini alırdı. Bu konu ile ilgili ayet şöyledir “… Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. “ Al-i İmran Suresi, 159 Peygamberimiz sav, müminlerin de fikirlerini aldıktan sonra, kararını verir ve sonucu için Allah’a tevekkül ederdi. Unutulmaması gereken çok önemli bir gerçek, alınan kararların hepsinin Allah katında önceden belli olduğudur. Allah kaderde her kararı, her kararın sonucunu belirlemiştir. Bir konu hakkındaki istişare ve sonra konuyu bir hükme veya sonuca bağlamak ise müminler için bir ibadettir. Peygamberimiz sav bu gerçeği bilerek, müminlere danışmış, kararını vermiş ancak kararın sonucu için Allah’a güvenerek, Allah’ın en hayırlı sonucu yaratacağını bilmiştir. İstişare etmek müminler için de güzel ve hayırlı sonuçlar getirebilecek bir tavırdır. Herşeyden önce, istişare eden kişi tevazulu davranarak güzel ahlak göstermektedir. Örneğin Peygamberimiz sav ümmetinin içinde en fazla akla sahip, en basiretli ve en ferasetli olan kişidir. Buna rağmen çevresindekilere danışması, onların fikirlerini öğrenmesi, onların bir konuya getirecekleri çözümlerin neler olacağını sorması, onun ne kadar alçakgönüllü bir insan olduğunun göstergesidir. Peygamberimiz sav’in İnce Düşünceli ve Nezaketli olması Peygamberimiz sav’in döneminde çevresinde bulunan insanların bazılarının görgü ve kültür seviyeleri düşüktü. Bu kişilerin ince düşünceli olmadıkları, rahatsızlık verebilecek tavırları hesaplayamadıkları bazı ayetlerden anlaşılmaktadır. Örneğin evlere ön kapılarından değil de arka kapılarından girdikleri, Peygamberimiz sav’in evine yemek saatinde geldikleri ya da uzun uzun konuşup Peygamber Efendimiz’in vaktini aldıkları ayetlerde bildirilmektedir. Peygamberimiz Hz. Muhammed sav ise, son derece ince düşünceli, nezaketli, sabırlı, bu kişilere hoşgörü ile yaklaşan, içli ve çok medeni bir insandır. Çevresindeki kişilerin rahatsızlık verici tavırlarını her zaman güzellikle uyarmış, onların gönüllerini almış ve büyük bir sabır ve emekle onları eğitmiştir. Ve bu ahlakıyla da tüm müminlere çok güzel bir örnek olmuştur. Sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Rabbimiz, Peygamberimiz sav’e bu konuda da yardımcı olmuş, onu ayetleri ile desteklemiştir. Bu konudaki ayetlerden biri şöyledir “Ey iman edenler rastgele Peygamberin evlerine girmeyin, Bir başka iş için girmişseniz ille de yemek vaktini beklemeyin. Ama yemeğe çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve uzun söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak kı açıklamaktan utanmaz.” Ahzap Suresi, 53 Sahabelerin birçok rivayetinde de Peygamber Efendimizin nezaketli, ince düşünceli tavırlarına örnek verilmektedir. Peygamber Efendimiz, hem bir peygamber olması, hem de bir devlet başkanı olması itibariyle, her kesimden insanla sürekli irtibat halinde olmuş; devlet ve kabile reislerinden zengin kimselere, fakir, zayıf, kimsesiz yetimlerden kadın ve çocuklara kadar herkesle görüşmüştür. Tüm bu sosyal yapıları, yaşayış tarzları, huyları, alışkanlıkları birbirinden tamamen farklı olan insanlarla, her alanda iyi bir diyalog kurmuş, hepsinin gönlünü hoş tutmuş, her birine karşı nezaketli, anlayışlı, sabırlı ve güzel bir tavır göstermiştir. Peygamber Efendimizin çevresinde bulunan yakın sahabelerinin aktardıkları olaylardan da anlaşıldığı gibi Peygamber Efendimiz, “son derece nazik, nezih, zarif, latif ve ince düşünceli” idi. Edep, terbiye ve görgü kurallarını hayatında en güzel ve en ideal şekliyle uyguluyordu. Hz. Ayşe ra, “Resulullahtan daha güzel ahlâka sahip hiç kimse yoktur. Ashabından ve ailesinden birisi kendisine seslenince, Buyurun’ diye karşılık verirdi. Bu sebeple Allah, ona, Sen yüksek bir ahlâk üzeresin’ buyurmuştur” AHLAKTA MÜKEMMEL ÖRNEK diyerek Peygamber Efendimizde gördüğü güzel ahlakı anlatmıştır. Peygamberimiz sav’in Temizliğe Verdiği Önem Kalp ve ahlak temizliği kadar beden, giysi, mekan ve yediği yiyeceklerin temizliği de Müslümanların en belirgin özelliklerindendir. Bir Müslümanın saçları, eli, yüzü, bedeninin her yeri daima tertemiz olur. Kıyafetleri de her zaman temiz, bakımlı ve düzgündür. Çalıştığı veya yaşadığı mekanlar da her zaman derli toplu, temiz, hoş kokulu, havadar ve ferahlık verici olur. Müminlerin bu özelliklerine en güzel örnek yine Peygamberimiz sav’dir. Allah, bir surede Peygamberimiz sav’e şöyle buyurmuştur “Ey bürünüp örtünen, Kalk ve bundan böyle uyar. Rabbini tekbir et yücelt Elbiseni temizle. Pislikten kaçınıp-uzaklaş.” Müddessir Suresi, 1-5 Allah Kuran’da müminlere temiz olan şeylerden yemelerini bildirmiş, Peygamberimiz sav’e de, temiz olan şeylerin helal olduğunu müminlere bildirmesini söylemiştir “Ey elçiler, güzel ve temiz olan şeylerden yiyin…” Müminun Suresi, 51 “Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki “Bütün temiz şeyler size helal kılındı.” Allah’ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanlarının yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah’ın adını anarak- yiyin. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.” Maide Suresi, 4 Peygamberimiz sav bir hadis-i şeriflerinde de müminlere temiz olmayı şöyle öğütlemiştir “Müslümanlık temizdir, kirsizdir. Siz de temiz olun, temizlenin, Zira cennete temizler girer. » Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 96/2 Sonuç Peygamberimizin üstün ahlakı hakkında elbette söylenebilecek çok daha fazla şey var. Amacımız Peygamberimizin bazı üstün özelliklerini hatırlatarak insanların Peygamberimiz hakkında daha derin düşünmelerini ve kendilerine örnek almalarını sağlamaktı. Allah bir ayetinde inananların O’nun nurunu izlemelerinden şöyle bahsediyor Ki Allah’a ve Resûlü’ne iman etmeniz, O’nu savunup-desteklemeniz, O’nu en içten bir saygıyla-yüceltmeniz ve sabah akşam O’nu Allah’ı tesbih etmeniz için. Fetih Suresi, 9 “…Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.” Araf Suresi, 157 Bu dönemde Peygamberimiz sav’i desteklemek ise ancak Kuran’a tam tabi olmakla ve Peygamberimizin sav sünnetine uymakla, Kuran ahlakını onun gösterdiği çabanın bir benzeri ile tüm dünyaya yaymaya çalışmakla, ahlakça ve tavırca gücünün yettiğinin en fazlasıyla ona benzemek için gayret etmekle olacaktır. Böyle bir tavır gösterildiği takdirde Allah Peygamberimize sav nasıl yardım ettiyse, ona destek olanlara da yardım edecek ve yollarını açarak, onlara umulmadık başarılar verecektir. Ancak en önemlisi Peygamberimize sav benzeyerek, Rabbimiz’in rızasını, rahmetini ve cennetini kazanabilmektir. Hz. Peygamber Yüksek Ahlâkı Sevgili Peygamberimiz, çocukluğundan itibaren en üstün ahlâki duygulara sahipti. Gerek çocukluk, gerekse gençlik yılları akranlarından çok farklı geçti. Kötülüklerin her çeşidinin son derece yaygın olduğu bir toplumda, Cenab-ı Hak, son peygamber olarak görevlendireceği Hz. Muhammed'i çocukluğundan itibaren Cahiliyenin bütün kötülüklerinden korumuştu Mekke’ye Muhacir 3 yıl önceydi! Mekke’de 16 yaşında bir yetim ile karşılaşmıştık. Aslında oğlumun okuldan arkadaşıydı o yetim. Otelimiz Ebu Kubeys tepesinin arkasındaki boş, kayalık alana bakıyordu. Çocukları Çok Severdi "Küçüklerimize şefkat etmeyen bizden değildir."[4] buyuran sevgili Peygamberimiz, kız-erkek ayırımı yapmaksızın çocuklara olan sevgi ve şefkatini çok çeşitli şekillerde ve her fırsatta en nezih biçimde göstermiştir. Anne ve babaları, büyükleri de daima çocuklara karşı anlayışlı olmaya davet ve teşvik etmiştir. Güzel Konuşurdu Efendimiz duruma ve ihtiyaca göre, genellikle kısa ve özlü, sade ve iddiasız konuşurdu. Onun bu özelliğine "cevâmiu'l-kelim"özlü sözler söyleme yeteneği denmektedir. Her zaman ve hemen her konuda gerektikçe ve gerektiğince konuşmuştur. Her defasında da sözlerini dikkatle ve muhataplarının anlayış seviyesine göre seçmiştir. Alçak Gönüllü İdi Sadelik ve alçak gönüllülüğü huy edinmiş bulunan sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, en çok kibir, gurur, yapmacık ve göstermelik davranışlardan hoşlanmazdı. Düşmanlarının Bile İyiliğini İsterdi Bütün insanlığı İslâm hidayetine çağıran Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem "alemlere rahmet olarak gönderilmiş" olmasının fiili örneklerini bütün hayatı boyunca en olgun şekilde, hatta düşmanlarını şaşırtacak ölçülerde ortaya koymuştur. İyiliği Sadece İyilere Yapmaz Bir Şey İstendi mi Asla 'Yok' Demezdi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem her zaman iyiliği iyi olana değil, daha kötü olma ihtimali olanlara da yapar ve onların iyileşmelerini sağlamaya çalışırdı. Bu yolla müellefe-i kulûb denilen kalbleri İslâm'a ısındırılmış kişilerin bulunduğu tarihi bir gerçektir. Çünkü "İnsan, ihsân iyilikın kölesidir." Sabırlıydı Bir peygamber olarak inananlarının, bir lider olarak cemaatinin uğradığı haksızlıklara da sabretmek düşüyordu o sallallahu aleyhi ve selleme. Onu en çok üzen de bu ikinci grup olaylar oluyordu. Cömertti Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem halkın en cömerdiydi. Onun en cömert olduğu zaman da Ramazan'dı. Cebrâil ile buluştukları aydı. Cebrâil aleyhisselâm her gece Resûlullah'a gelir, kendisiyle Kur'ân-ı Kerîm'i müzâkere ve mukabele ederdi. Sözüne Sadıktı O sallallahu aleyhi ve sellem Abdullah b. Ömer radıyallahu anh’in rivayet ettiği bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyordu "Verdiği sözde durmayıp cayan gaddar kişi için Kıyâmet gününde bir bayrak dikilir, "Bu adam, falan oğlu falandır, gadretmiştir” diye ilan edilir."

peygamberimizin güzel ahlakı ile ilgili olaylar